Pek çok harika bilimkurgu romanı bizi yeni kavramlar, yeni fikirler ve yeni bilimlerle tanıştırır. Ama en büyük romanlar bizi gerçekten iyi düşündüren romanlardır.
#1 – The Dispossessed – Ursula K Le Guin
Seçkin antropologlardan oluşan bir aileden olan Le Guin, uzaylılar kılığında insanlığı gözler önüne seriyor. Le Guin, kapitalist ve komünist yabancı toplumları zayıf ama işlevsel anarşist yarı-ütopyayla karşılaştırarak, gerçekte verildiği gibi aldığımız gülünç toplumsal ve politik normları düşünüyor.
#2 – Dune (novel) – Frank Herbert
Bu romandaki üç büyük kahraman Paul, annesi Jessica ve Dune gezegenidir. Romanın 60’lı yılların başındaki gezegen çapında ekolojiye odaklanması, gerçekten devrimci. Savaşlar, entrika ve karakter gelişimi eğlenceli ancak gezegensel düşüncenin tüm konsepti dünyayı sarsıyordu.
#3 – Speaker for the Dead – Orson Scott Card
Card, uzaylı ve insanın anlamlarını keşfederken algılarımıza, ahlakımıza ve hatta bağlılıklarımıza meydan okur. Harika başka bir kitap.
#4 – The Player of Games – Iain M. Banks
Uzaylıları betimleyerek insan toplumunu inceleyen bir başka roman. Toplumsal perdelerin arasından bakmanın yanı sıra, Banks insan-makine ütopyasını keşfettirmeye de devam ediyor. (Post-tekillik, makine zekasının insanlığa ilgisi dışında nasıl bir boyutu olurdu?)
#5 – Anathem – Neal Stephenson
Snow Crash kadar eğlenceli veya Cryptonomicon kadar eğlenceli olmayan Anathem, sanırım Stephen’ın en önemli romanı.
İlk başta zor – 60 sayfa okudum ve bir yıllığına bıraktım – bu romanda nerede olduğumuzu her anladığımızda, bizi asla öngöremeyeceğimiz bir yere götürüyor. Biraz iyi matematik ve etrafa dağılmış harika bir mantık var ve insan toplumunu yeniden karşılaştırmaya başlıyoruz; bu sefer hermetik estetiklerden biriyle.
#6 – Neuromancer – William Gibson
En sevdiğim romanlardan biri değil ama çok önemli. Neouromancer, bilim kurguyu kararlı bir şekilde ve sonsuza kadar değiştirdi. Elbette, distopya üzerine başka büyük çalışmalar da vardı (1984) ama bunlar ticari değil, politik distopyalardı. Bilim kurgu, Asimov benzeri altın otoyollarda ilerliyordu, sonra Gibson dışarı fırladı. lastikleri kesti ve arabayı yaktı.
Toplumsal ve bilgisel Darwinizm. Korkunç şeyler.
#7 – Speed of Dark – Elizabeth Moon
Moon’un kişisel deneyimi, hayatı yüksek işlevli, otistik bir anlatıcının gözünden gördükçe daha da fazla şefkat ve kavrayış getiriyor. Lou’ya bir ‘tedavi’ şansı sunulduğunda, bir tarafı seçmemiz gerekir; normallik veya benzersizlik. Moon, bunu gerçekten zor bir karar haline getiriyor.
#8 – Voyage from Yesteryear – James P Hogan
Son sıraya gerçekten hakeden Voyage olsa da en derin sorulardan birini sorar.
Hogan, başka bir yıldız sistemini doldurmanın şu anda uygulanabilir tek yönteminin robotlar ve döllenmiş yumurtalardan geçtiğini iddia ediyor; diğer tüm yöntemler şu anda çok uzun, çok pahalı, çok ağır ve çok kırılgandır.
Bu yüzden Hogan, kuantumla değiştirilmiş yeni bir toplumdan nelerin ortaya çıkabileceğini düşünüyor; hiç olmayan yerleşik hiyerarşi, din yok, tarih yok. Cevapları belki biraz basit ama soruları harika.